14 Ocak 2012 Cumartesi

Eurovizyon'u Bırak, Dizilere Bak


Yıllardır ülkemizin tanıtımı için çok önemli olduğuna inandığımız, sonucu ulusca gurur meselesi yaptığımız, kimin katılacağını "milletcek" dert edindiğimiz eurovizyonun kendisine yüklediğimiz bu misyonu ne kadar hak ettiğine emin değilim. Ama çok emin olduğum bir şey var ki oda Balkanlar'dan, Arap dünyasın'dan, Iran ve Irak gibi ülkeden tanıştığım bir sürü insanla, pek çok dizimizin gidişatı üzerine ateşli sohbetlerimiz olduğu.

Sadece bir anımı sizle paylaşacagım, kuaförde Türk olduğumu fark eden bir Kosova'lı bayan aceleyle geçiştirdiği selam kısmının hemen ardından konuyu Binbir Gece'ye getirdi. Heyecanla takip ediyor ve sonunu çok merak ediyordu. Merakı bununlada sınırlı değildi. İkilinin gerçek yaşamdaki evliliği de bilgisi dahilindeydi ve nasıl gittiğini bir de benden duymak istedi.
Dizilerimize olan ilgi sadece sokaktaki insanlada sınırlı değil. Çok üst düzey bir Arap VIP'nın ısrarla kurdurduğu sistem sayesinde Tuba Büyüküstün'ün bir dizisini naklen seyrettiğine şahitlerim var. Tabii bu bahsettiğim olayların New York'da yaşandığını düşünürsek olayın sınırının ne kadar geniş olduğunu daha iyi anlayabiliriz.
Uzun lafın kısası biz beğenelim veya beğenmeyelim dizilerimiz pek çok ülkede ciddi bir izleyici rakamına ulaşmış durumda. İnsanlar Türkiye'yi merak ediyor, bizim kültürümüzle, yaşayış  şeklimizle ilgili bir fikir ediniyorlar.  Şu ana kadar yürütülen hiç bir tanıtım faaliyetinin bu etkiyi gösterebildiğini sanmıyorum. Bilincinde olalım yada olmayalım pek çok eve elçilikler açmiş durumdayız. Üstelik kitleler tüm dikkatleriyle bizden gelen mesajları algılamaya hazırlar.
Hollywood'un çok uzun yıllardır dünyada üstlenmiş olduğu yönlendirme, trend belirleme, gelecek nesilleri şekillendirme rolunun Amerika tarafından ne kadar başarı ile yönetildiğini düşünürsek, gelmiş olduğumuz noktada bizimde elimizdeki bu ciddi bir firsatı nasıl değerlendirebileceğimizi tartışmamızın zamanı geldide geçiyor.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder