29 Aralık 2011 Perşembe

Hayat Kısa, Emeklilik Uzak…. Öyleyse Kop, Kop,Kop …

Eğer mesajınızın taşıdığı anlam her zaman sizin karşınızdakine söylemek istediğiniz şey olsaydı, reklamcılık şimdi olduğundan çok daha kolay ve insanlar arasındaki ilişkilerde  her türlü yanlış anlamadan uzak olurdu. Maalesef mesajın anlamı ulaştırmak isteyenin bütün çabasına rağmen ulaştırılmak istenenin algısında gizlidir. Daha yalın bir ifade ile sizin anlatmak istediğinizle karşınızdaki insanın algıladığı arasında farklar olması kaçınılmazdır.
Başarılı bir iletişim çalışması için bu farklılığa sebep olabilecek etkenlerin en aza indirgenmiş olması gerekir. Eğer bu yapılamamışa , muhatabınızın anlatmak istediğiniz şeyi tam olarak sizin planladığınız gibi anlamlandıramaması veya daha da kötüsü çok farklı anlamlandırması mümkündür. Söz konusu çalışma reklam olunca sadece anlaşılmakta yeterli değildir, istenen yönde motive etmek, özendirmek ve nihayetinde harekete geçirmek gibi özellikleri de taşımak zorundadır.
Yakın zamanda ekranlarda dönen reklamlardan bir kaç tanesi bu açıdan değerlendirildiğinde başarısız kabul edilebilir;




AVIVASA’nin “ saç saç paraları “ çalışması aşağıda sıralamaya çalıştığım sebeplerle bunun çok güzel bir örneği. 
Reklamı hatırlatmak için kullandığım bu sözler bile paraları çarçur etmeyin emekliliğinizde rahat edin mesajından ne kadar uzak. 
Reklamı ilk seyrettiğim andan beri içimden paraları saçmayıp emekli olayım haricinde pek çok şey geçti. Her seyrettiğimde bir gece arkadaşlarla söyle felekten bir gece çalsak, o cup kekler ne güzel dimi? Aslında şöyle bir alışverişe çıkmayalı epey oldu gibi farklı farklı şeyleri düşündürdü ama emekliliyi hiç ama hiç düşündürmedi. 
Ayrıca reklamın, emeklilik için yatırılması gereken primlerin, gösterilen "lüks tüketim " için harcanacak paraya eşit olduğu, başka bir ifade ile emekliliğin pahallı olduğu şeklinde bir algılamaya sebep olma riskini de çok yüksek. 
Özellikle genç nesil tarafından"hayat çok kısa " fikrinin fazlasıyla benimsenmiş olduğu çağımızda "Yemeyip, içmeyip emekli olmak " ihtimalinin yerine, bireyin yasam kalitesini düşürmeden de emekli olunabileceğinin vurgulanması daha yerinde olurdu.
Kısacası neşeli müziği ve renkli çekimleri ile sempati toplayan reklamın geleceği düşündürücü, bireysel emekliliye teşvik edici hiç bir özelliği olmadığı gibi yastık altındaki parayı deli gibi ,deli gibi, deli gibi saçmaya çok faydası olduğunu düşünüyorum.

26 Aralık 2011 Pazartesi

Çok Başarılı Bir Sosyal İnceleme

Üzerine fazla söz söylemeye gerek olmayan, gerçekten çok basarili bir sosyolojik incelemenin ayni basari ile filme alınmış halini sizlerle paylaşmak istedim.     



24 Ekim 2011 Pazartesi

Yeni Pazarlar Yaratmakta Sınır Yoktur

Genelde ‘evlilik’le kazandığı düşünülen mücevher sektörü, ABD’de evliliklerin yüzde 49’unun boşanma ile neticelendiği gerçeğini fark edince gözünü bu pazara dikti. Manhattanlı mücevherciler şimdi, tıpkı nişanlananların ‘statü’ ve ‘mutluluklarını’ duyurma amaçlı tek taş yüzükler gibi, boşananların da ‘acılarını’ ve ‘statülerini’ çevrelerine yüzükle duyurmalarını sağlayacak ‘boşanma yüzükleri’ dizayn etmeye başlıyor.
wanda ring 300x300 New York mücevher dünyasında şimdi moda ‘boşanma yüzüğü’Aslında fikrin anası Wanda Dibben adlı bir kadın. Dibben 13 yıllık evliliğinden sonra ‘evlilik yüzüğü’nden vazgeçmek istememiş. Yüzüğünü kuyumcuya götürmüş, dizaynını değiştirmek ,yüzüğünü ‘boşanma yüzüğü’ne dönüştürmek istemiş. Kuyumcu da yüzüğün bir bölümünü keserek ‘eternity’ olmaktan çıkarıp, araya da paralel gümüş tabakalar yapmış. Boşluk bağın koptuğunu, gümüş tabakalar ise çocuklarının birliği sürdürdüğünü sembolizme ediyormuş.
Sektör analistleri ‘Boşanma yüzüğü’ alanında bir patlama yaşanabileceğini belirtiyor. Böylece ‘özel amaçlı’ yüzük modası akımına yeni bir tarz daha katılacak. Bir süre önce de, üzerinde Mars ya da Venus sembolleri olan gümüş ‘bekar yüzükleri’ popülerleşmeye başlamıştı. Manhattan da, ‘gay’ ya da ‘straight’ yüzükleri de çok sayıda müşteri buluyor. 


24 Mayıs 2011 Salı

Paylaşmak Yazmaktan Daha Zormuş

Kendi kendime bir şeyler karaladığım günleri geride bırakıp, teknolojinin sunduğu imkanlar yardımıyla düşüncelerimi diğer insanlarla paylaşmak fikri basta ne kadar cazip gelmişti.
Fakat başkaları ile paylaşacağını düşündüğün zaman yazmak ne zormuş.
Daha ilk denememde, anlamaktan çok yargılamak için okunacaklarını bile bile yazma cesareti gösteren herkese daha derin bir saygı duymaya başladım.
Ey okuyucum hala okumaya devam ediyorsan lütfen biraz sabirli ol, ilerleyen zamanla benimde ilerleyeceğime inanıyorum. İlerledim ilerledim, ilerleyemedim tamam bir daha okumazsın :)